Subscribe:

29 Ocak 2012 Pazar

Bir Liman Kenti -NAPOLİ-

 Futbolun tutkulu bir şekilde yaşandığı şehir,NAPOLİ...
Napoli,İtalya'nın en büyük 3. şehridir.1926 yılında kurulan Napoli futbol takımı ise Avrupa'nın en büyük şehir takımlarından biridir.Büyüklükten kasıt ne kazandığı kupalar,ne kulübün yaşı ne de şehrin yüz ölçümüdür.O'nu büyük yapan hissettirdikleridir.Napolililer takımlarına tutkuyla bağlıdır.Sahada futbolcular,tribünde de taraftarlar aynı duyguyu paylaşırlar.Bu yüzdendir ki Avrupa'nın en zor deplasmanlarından biridir Napoli.

26 Ocak 2012 Perşembe

Philips Sport Vereniging

     PSV... yani Philips Spor Birliği...  Hollanda futbolunun en büyük kulüplerinden biri olan PSV Eindhoven,günümüz futboluna damga vurmuş birçok ismi piyasaya süren takımdır.Philips fabrika işçilerince kurulmuştur.Kariyerinde 21 Hollanda ligi şampiyonluğu,8 Hollanda ligi kupası,8 Hollanda süper kupası,1 UEFA kupası ve 1 de Şampiyonlar ligi kupası bulunmaktadır.Bugün kırmızı-beyaz'lı ekibin tarihinde çok da geri gitmeden son 10 yılında çıkardığı oyuncu profilleri,oynamaya çalıştığı futbol,evi sayılan stadı ve buna benzer konuları kısaca işleyeceğiz.

24 Ocak 2012 Salı

Son Hafta

     Milli takım serimizden sonra birden bire Türk futbolu dışına çıkıp ilgiyi dağıtmak istemedim.Tanıtım yazımda kulüp incelemeleri ve efsane stadyumlar demiştim.Onlardan da bahsedeceğim ama birden böyle birşey yapmak istemedim.Zaman içinde o konularda da yazı yazacağım.

    Başlığımdan belki çıkarımda bulunmuşsunuzdur.Son hafta diyerek ara transfer döneminin son haftasına girildiğine dikkat çekmek istedim.Peki bu dönemi büyüklerimiz nasıl geçirdiler?

    Beşiktaş ile başlayacak olursak,her ne kadar Q7'nin sakatlığı söz konusuysa da orta sahadaki Fernandes-Ernst-Necip-Veli gibi isimlerin Beşiktaş'ı sırtlamaları dikkatlerden kaçmamalı.Şu ana kadar bir transfer yapmayan siyah beyazlılar,sakatlıktan dönen Ersan Gülüm'ü yeni transfer olarak görüyorlar.Evet belki bu dönem de lig için başka takviye yapmalarına gerek yoktur.Fakat kadrosunun fazla şişmiş olması nedeniyle 3-4 oyuncusu ile yollarını ayırması bu takımı daha da ileri taşır.Takımdaşlık artar.Avrupa liginde devam ediyor olması transferi gerektirecek bir sebeptir.Hala istikrarlı bir forvet oyuncusunun olmaması ve kanatlarda alternatiflerinin olmaması en büyük handikapıdır.Simao ve Q7 dışında o bölgede oynatabileceğiniz kaliteli bir kanat oyuncusu yoktur.Ne Holosko(ki bu takımda bir türlü isteneni veremedi) ne de Ekrem Dağ,Beşiktaş'a Avrupa liginde artı kazandırmazlar.Sol da ise durum daha da karışıktır.O bölgede oynatabileceğin sol ayaklı hiçbir oyuncunun olmaması ise düşündürücüdür.Kalan günlerde sol ayaklı bir kanat oyuncusunun alınması Beşiktaş'a büyük bir ivme kazandırır.

   Bursaspor'la devam edersek,ilk yarının en istikrarlı oyuncularından sağ bek Basser'in Afrika Uluslar Kupası'na gitmesinden sonra o bölgeye Hakan Aslantaş gibi bu ligi bilen deneyimli bir oyuncuyu kattılar.Keşke bu oyuncu sezon başında takıma katılsaydı da Bursaspor, Anderlecht takımına elenmeseydi.Bu sezon çok kötü giden Bursaspor,bu kadrosuna en az 2 oyuncu daha takviye etmelidir.Defans bölgesinde sorunu yok gibi görünse de Vederson'nun arkasına bir yedek alınması Bursaspor'u olası sakatlık ve caza durumlarında zor durumda bırakmaz.Bursaspor,özellikle gol yollarında büyük sorunlar yaşıyor.Bir sağ kanat ve bir de direkt oynayabilecek bir forvet oyuncusu alırsa ilerleyen maçlarda üst üste galibiyetler gelecektir.Diyeceksiniz ki,"sezon başında forvet için  Sestak,Tagoe,Bangura gibi oyuncular alındı".Sestak tam bir golcü olmasına rağmen ona gereken topların atılamaması ve oyuncunun ligin neredeyse tamamında sağ kanat oynatılması takımı olumsuz etkilemiştir.Tagoe ise daha önce hiçbir takımda dikiş tutturamamış,yeteneklerini sahaya bir türlü yansıtamayan bir oyuncudur ve ligin ilk yarısında Bursa takımına hiç bir katkısı olmamıştır.Bangura ise sezona iyi bir başlangıç yapmış sonrasında geçirdiği sakatlık yüzünden uzun süre sahalardan uzak kalmıştır. Forvet ve sağ kanat transferi aciliyetini koruyor.

   Fenerbahçe kadro olarak çok güçlü bir takım ve ligde de liderin en yakın takipçisi konumundadır.Gündem de olan Sow transferinin bitirilmesi durumunda takım çok iyi bir forvet kazanmış olur.Özellikle Semih'in geçmiş yılları aratması ve Bienvenu'nun Fenerbahçe ayarında olmaması bu transferi mecburi kılıyor.Şike soruşturmasının gölgesinde yüksek maliyetli oyuncu transferi yapmaması takım için en idealidir.Sow hariç tabi çünkü kırmızı alarm veren forvet mevkiinin, bu transfere acil ihtiyacı vardır.Takıma geri dönen Özgür Çek ise solda iyi bir alternatiff durumundadır.Özellikle önümüzdeki sezon Ziegler'i kadroda tutamaz ise o bölge için gelecek vaadeden bir oyuncudur kendisi.

   Galatasaray ,ligi lider götürmekte ve acil bir transfer ihtiyacı olmamaktadır.Kulüp ise önümüzdeki sene Avrupa'da iyi işler yapabilmek için kolları sıvamıştır.Özellikle sağ önde Kazım'ın istikrarsızlığı ve o bölgede oynatabileceği oyuncunun az olması Yiğit transferini gerekli kılmıştır.Gündemdeki isim Shaqiri gelirse zayıf olan sağ kanat bir andan takımın en güçlü bölgelerinden biri haline gelecektir.Ama bu transferin önündeki maliyet engeli de Galatasaray gibi borcu yüksek bir kulüp için önemli bir engeldir.Alt yapıdan gelebilecek bazı oyuncular da o bölge için göz kırpıyorlar.Nacizane fikrim ise Galatasaray'ın Shaqiri olmuyorsa transferi kapatması ve mevcut kadroyla yola devam etmesidir.Çünkü sokağa atacak 1 kuruşu bile yoktur bu takımın.

  Trabzonspor da aynı Beşiktaş gibi yoluna Avrupa liginde devam edecek olan takımımızdır.Olcan gibi nokta bir transfer yapmaları çok yerinde olmuştur.Ayrıca hem lig için hem de Avrupa ligi için birkaç transfere daha ihtiyacı vardır.Özellikle Burak Yılmaz'ın oynamadığı maçlarda skor üretmekte çok zorlanıyorlar acil bir alternatif forvet oyuncusu alınmalıdır.Halil Altıntop,eski golcü kimliğinden çok uzakta olup yetersiz kalıyor.Tabii bir de Colman-Zokora ikilisini zorlayabilecek bir orta saha oyuncusna ihtiyacı vardır.Aykut gibi çok düz bir oyuncuyla bu turnuvalar yürümez.Topu oyuna iyi sokabilen ve kesici özelliği de olan bir orta saha alınması iyi olur.3. transfer ise stoper için olmalı.Çünkü sürekli sakatlanan Glowacki artık güven vermiyordur.Giray'ı tamamlayabilecek topu oyuna sokabilen bir stoper, bu takımın gücüne çok büyük bir güç katar.

   Benim söyleyeceklerim bu kadar.Bazı arkadaşlarımdan sorular geliyor.Olası transfer edilecek isimleri soruyorlar.Bu yönde bir yazı yazmayacağım çünkü ben de sonuçta sizin gibi söylentileri duyuyorum.Önceden bilmem çok zor.Transfer olursa da kulüp açıklıyor.Yukarıda yazdıklarım takımların, sizlerin de bildiği veya okuyunca öğrendiği eksik taraflarını göstermek ve bu mevkiilere yapılacak transferlerin takıma katkı sağlayabileceğini anlatmaktı.Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

19 Ocak 2012 Perşembe

Milli Takımda Av(cı) Mevsimi Başlıyor -4-

      Forvetler...Forvetler genelde dünyanın en pahalı mevkisidir.Çoğunlukla isimlerini gollerle telaffuz ettiğimiz için her zaman kafamızda güzel bir yer edinmiştir.Tabi her zaman bu kadar şanslı olmayabilirler.Bugün sizlere milli takımımızın forvet gücünü anlatmaya çalışacağım.
  
      Ülke olarak kaliteli forvet oyuncuları çıkartmış bir toplumuz.Tamam belki dünya çapında şöhreti yakalayanların sayısı çok azdır ama kalbimizde yerleri ayrıdır.Milli takımımız, son dönemlerine kadar forvet mevkisi için çok fazla alternatife sahipti.Hakan Şükür gibi bir gol makinamız vardı.Fakat bu oyuncularımız çeşitli sebeplerden ötürü formsuzlaştılar.Hakan Şükür eğer gollerine devam edebilseydi futbolu bırakmazdı.Bunun son örneğini Nihat Kahveci'de yaşadık.Kariyerinde bir çok başarı yakalamış,sadece Türk'lerin değil İspanyol'ların da kalbini kazanmış bir oyuncuydu.Kariyerindeki hızlı düşüş geçtiğimiz günlerde futbolu bırakmasına sebep oldu.

      Aktif futbol hayatını sürdürüp eski formundan çok uzakta olan milli oyuncularımız da yok değil.Semih Şentürk'ün golleriyle Euro 2008 de hepimiz coşardık.Şimdi ise kendi kulübü o mevkide sıkıntı çekerken kendisi kenarda oturuyor.Bir başka forvet oyuncusu ise Halil Altıntop...Halil de 4-5 sene önce Alman liginin en iyi forvetlerinden biriydi.Kaiserslautern,ligin dibindeyken gol krallığına oynayan ve sezon sonunda çalışmalarının karşılığını alıp ligin dev takımlarından Schalke 04 ile anlaştı.Sonrasında ise hızla çöktü.Şimdilerde Trabzonspor'un başarısı için ter döküyor ama eski formundan çok uzak.Tuncay Şanlı keza aynı durumda.Bir zamanlar sadece Fenerbahçe'nin değil milli takımında en büyük oyuncularındandı.Sonrasında O da diğerleri gibi kaybolup gitti.Acaba en son ne zaman duydunuz Tuncay'ın ismini? Ben söyleyeyim,transfer sezonu açılınca adı hep Fenerbahçe ile anılır o kadar.

    Yukarı da saydığım isimler çok değil 3-4 sene öncesinde hepimizin beğeniyle izlediği futbolculardı.

     Peki günümüzde milli formayı giyebilecek kapasitedeki forvet oyuncuları kimler?Bu sezon milli takım ve forvet deyince akla ilk gelen isim Burak Yılmaz.Her ne kadar ben kendisinin forvet oyuncusu olduğunu düşünmesem de bu sezona damga vurmuş bir oyuncudur.Milli takımımızın forvet bölgesinde alternatifleri azaldı.Formda bir forvet oyuncumuz yok.Mevlüt Erdinç(PSG) gibi bir milli takım oyuncusu kendi takımında şans bulamıyor.Ligimizin büyükleri ise(Trabzonspor hariç) bu bölgede yabancı haklarını kullanıyorlar

    Hiç mi pozitif gelişme yok? Aslında var ama onlarında sayısı çok az.Mustafa Pektemek örneğini verebilirim sizlere.Kendisinin varlığından muhtemelen önümüzdeki haftalarda daha çok haberimiz olacak.
Şunu söyleyebilirim, şimdi milli maç olsa oynatabileceğimiz tek hazır forvet Burak Yılmaz ikinci bir isim ne yazık ki akla gelmiyor.Fransa'nın Toulouse takımında oynayan Umut Bulut ise istikrarsız bir görüntü çiziyor.Ama onun mazereti takıma bu sene katılmış olması.


    Muhammet Demir,Cenk Tosun(Gaziantepspor),Sercan Yıldırım(Galatasaray),Tunay Torun(Hertha Berlin),Engin Bekdemir(Kayserispor) ise henüz kendilerini ispatlayamamış forvet adaylarımız.Bu isimleri çoğaltmak isterdim ama inşaallah 2014 e kadar bu arkadaşlarımızla beraber daha birçok ismi hazır görürüz.

   Niçin forvet oyuncuları için ayrı bir bölüm hazırladığımı anlamışsınızdır.Milli takımımızın sağ kanat ile birlikte günümüzde en zayıf olduğu bölgesi forvettir.Serimin 4. ve son kısmını böylelikle tamamlamış oluyorum bundan sonra daha farklı konularla birlikte olmak dileğiyle hoşçakalın...

17 Ocak 2012 Salı

Milli Takımda Av(cı) Mevsimi Başlıyor -3-

      Serimizin üçüncü yazısında orta saha oyuncularına değineceğim.Milli takımımıza bugüne kadar birçok başarılı orta saha oyuncusu gelmiştir.Sizleri fazla eskilere götürerek dikkatinizi dağıtmayacağım.Tugay Kerimoğlu ve Oğuz Çetin özellikle 90'lı yıllarda belki de milli takımımızın en üretken orta saha oyuncularıdır.Bizim futbol anlayışımızda "oynatmama"  anlayışının hakim olduğu yıllarda genelde koşan,pres yapan ve top çalabilen oyuncular tercih edilirken(Rıza Çalimbay gibi) bu ikili bizlere yeni bir bakış açısı katmıştır.


       Günümüze geldiğimizde artık o korner kazandığında gol atmış gibi sevinen ve üretemediği için çözümü karşıdakine de ürettirmemede bulan zihniyet nihayet kalktı.Nuri Şahin,Selçuk İnan ve Hamit Altıntop yeni ekolün en kaliteli isimler listesinde üst sıralardalar.Top kapmanın yanında topu verimli kullanabilmenin de ön plana çıktığı dönemimizde bu saydığım isimleri daha da çoğaltabiliriz.Özellikle Abdullah Avcı döneminden beklentilerimiz takımı top bizdeyken topu nasıl verimli kullanabiliriz bilincini oturtmaktır.2014 yolunda karamsar olmamamız gerekir.Mehmet Topal gibi joker bir oyuncunun yanı sıra Necip Uysal(BJK),Alper Potuk(Eskişehirspor) gibi genç tecrübelilerin olması da büyük bir avantajdır.Galatasaray'dan Engin Baytar da son haftalardaki oyunuyla oyun kurucu açığımızı kapatabilecek alternatif isimlerden biridir.Tabi bu oyununa istikrarlı bir şekilde sürdürebilirse...Aslında sayıyı biraz daha artırabiliriz ama çok da uzun yazıp sizi sıkmak istemem.


       Oyunu kurabilecek adamlarımızın bollaştığı bir dönemde kanat oyuncusu sıkıntısı çekmemiz ise en büyük dezavantajlarımızdan biridir.Sol da Caner Erkin'in istikrarsızlığı Arda Turan'ı alternatifsiz yapıyor.Sağ da ise adamımızın olmayışı düşündürücü...Hamit'i, asıl mevkisi olmamasına rağmen milli takımda sağ kanatta oynatıyoruz.İstikrarsız Kazım Kazım ve yine asıl mevkisi sağ kanat olmayan Mehmet Topuz dışında sağ kanat tamamen alternatifsizdir.Büyük takımlarımız da bu konuda problem yaşıyor ki bu mevki de yabancı kontenjanı kullanıyorlar.


       Peki istediğimiz kanat oyuncusu nasıl olmalı? Aslında Türk oyuncusunun teknik kapasitesi avrupa ortalamasının üzerindedir.Fakat bizde oyunu zorlaştırmaya yönelik çok hamleler yapılır!Neyse oralara şimdi girmeyeceğim.Kanat oyuncusundan beklentimiz genel olarak son çizgiye inebilmesi ve isabetli orta yapabilmesidir.Özel olarak da örneğin FB'li Stoch gibi topla direkt olarak ceza sahasına girebilmesi veya civarından kaleye şut atabilmesidir.Bizdeki problem genelde oyuncularımız kafasını kaldırmadan oynadığı için yaptığı işi görmüyor.Ortayı yaptıktan sonra bir de kafasını kaldırıyor arkadaşları çok arkada kalmış ceza sahasında kimse yok veya arkadaşının olmadığı bir yere atıyor.Sizlerin de gördüğü maç sırasında verilen istatistiklerde ceza sahasına orta verileri bu durumun bir sonucudur.Ne yazık ki kanatlar konusunda iç açıcı birşey söyleyemeyeceğim.


Eğer derseniz " sen de çok karamsar çıktın orada oynayabilecek oyuncularımız gayet kalitelidir." ben de  madem hedef olarak 2014'ü koymalım derim.Eleme gruplarında döner dururuz.


         Dedim ya buradan daha çok malzeme çıkar... Fakat yazımın da sıkmasını istemem o yüzden uzatmayacağım.Forvet ve diğer konuları serinin 4. yazısında paylaşmaya çalışacağım.Seri 4'te görüşmek üzere...

9 Ocak 2012 Pazartesi

Milli Takımda Av(cı) Mevsimi Başlıyor -2-

                  Serimizin ilk yazısında Abdullah Hocayı anlatmaya çalıştık aslında çok daha uzun bir yazı olurdu            ama genel bir değerlendirme yaptık.Bu bölümde ise biraz milli takımımızın yeni yüzünden bahsedelim.  Oyunculardan kimler milli kadroya girebilir bunu biraz analiz etmeye çalışalım.

                   Kaleci için takımın %50 si derler ki bu sözü; birçok iyi kaleci,takımlarında gösterdikleri başarıları ile kanıtlamıştır.İçerisinde bulunduğumuz "2014" yolunda milli takımımızın tercih edebileceği kaliteli kalecilere sahibiz.Volkan Demirel,Tolga Zengin ve Sinan Bolat şuan formda olan ve rahatlıkla kalemizi emanet edebileceğimiz kalecilerimizdir.Cenk Gönen ve Onur Kıvrak da her an bu 3 lü grubun arasına girebilir vaziyettedir.Henüz kendilerini ispatlayamamış olsalar da bazı kalecilerimiz de birkaç sene içerisinde isminden söz ettirmeye başlayacaktır(Gaziantepspor'dan Mahmut Bezgin ve Gençlerbirliği'nden Özkan Karabulut gibi)

                 Defans oyuncuları konusunda, milli takıma çok emek verselerde hiçbirimizin güvenmediği ve artık total futbolda yeri olmayan oyuncuların yerine yeni nesil stoperlerin gelmesi hepimizi sevindirdi.Serdar Aziz gibi ümit milli takımın kaptanlığını yapan ve A milli takımı hak eden çok başarılı bir stopere sahibiz.Belki de birkaç sene sonra avrupanın kalbur üstü takımlarından birine transfer olacak.Ömer Toprak,Serdar Kesimal ve bu sezonun bomba isimlerinden Semih Kaya bizlere ilerisi için güven veriyorlar.


              Sol bek konusunda ise hala beklenen patlamayı yapamayan İsmail Köybaşı dışında sadece Kayserispor'dan Hasan Ali Kaldırım'ın bulunması bir problem olarak göze çarpıyor.Hakan Balta ise biraz farklı bu iki isimden.Euro 2008 deki başarılı kadronun as oyuncularından biriydi.Turnuva boyunca her maçta 90 dakika oynamış bir futbolcudur.Fakat sonrasında geçen 2 hüsran yılının ardından Galatasaray'ın bu seneki başarılı gidişatında O da oyununu düzeltti.Maç içinde yıldızlaşmadan oynayan tam bir görev adamı ama bu milli takım için yetmez, daha agresif ve daha çok hücuma destek verebilecek bir isim gerekli.(Akıllara Özgür Çek gelebilir ama henüz kendini ispatlamadı.Çok genç olması ve turnuvanın elemelerinin önümüzdeki sene başlayacak ve finallerin de 2014 de olacağını düşünürsek yeteri kadar zamanı varmış gibi görünüyor)


                Sol bek dışında hemen hemen hiçbir eksiğimiz yokmuş gibi görünse de bu saydığım isimlerin tecrübe gibi küçük bir sorunları var.Küçük dedim çünkü her biri alt yaş gruplarında defalarca milli olmuş ve kendi takımlarında direkt oynayan oyuncular.Böyle giderse bu açığı kolayca kapayabilirler.Tabi iyi bir sağ bek alternatifimizin olmayışı da bir eksikliktir.Gökhan Gönül'e endekslenmiş haldeyiz.Ne Orhan Şam ne de Sabri milli takımımız da o bölgeyi devralabilecek isimler değil.


            Tabi bu ismini verdiğim defans oyuncularını neredeyse hepiniz tanıyorsunuz ve bu söylediklerimi az çok biliyorsunuz.Farklı bir açıdan bakmak gerekirse;özellikle stoper olarak saydığım isimlerin modern futbola çok yatkın isimler oluşu hem kulüp takımları hem de milli takımımız için ciddi bir avantajdır.U21 ve U19 da çok yetenekli oyuncularımız olmasına rağmen henüz onların isimlerini veremiyorum çünkü bu zamana kadar alt yaş gruplarında çok yetenekli dediğimiz oyuncularımızı yanlış yönlendirmeler sonunda A takımlarına hazır veremiyoruz.Onlar için yorum yapmak daha erken.

           Orta saha ve forvet oyuncularını bir sonraki bölümde inceleyeceğiz.Yukarıda fazla detaya girip sizleri sıkmak istemedim zaten girseydim her biri için ayrı bir yazı yazmam gerekirdi ki milli takım konusundan çıkmış olurduk.Detaylı bilgileri bir başka yazı dizilerinde vermeye çalışacağım.

7 Ocak 2012 Cumartesi

Milli Takımda Av(cı) Mevsimi Başlıyor -1-

               Milli takım deyince akla ne Galatasaray ne Fenerbahçe ne Beşiktaş ne de diğer kulüplerimiz gelir.
Milli takım bunların hepsidir.En azından öyle olmalıdır.Tribünlerde tüm takımların seyircilerini yan yana görebildiğimiz tek platformdur milli maçlar.Bizleri birbirimize bağlayan bir olgudur.Ki Türk insanının futbol sevgisi göz önüne alındığında milli takımımızın önemi bir kat daha artıyor.
      
           Milli takımımızda yeni bir dönem başladı.Sayın Abdullah Avcı ve ekibi milli takımımızın başına geçti.
Abdullah Hoca ve arkadaşları milli takımımızın başına geçti de ne değişti peki yine heyecanla başlıyoruz fakat
bir yandan da hüsranla bitmesinden korkuyoruz.Peki ya Abdullah Avcı kimdir? Milli takıma ne katar?

              İnsanlar Abdullah Hoca'yı İBB'nin hocası olarak tanıdı.Biraz daha geçmişe gidersek U17 takımı ile kazanılmış bir Avrupa şampiyonluğu ve dünya dördüncülüğü var.Peki sadece istatistiklere mi bakıcaz Alex Ferguson'un bir sözü vardır "istatistikler mini etek gibidir.Çoğu şeyi gösterir fakat en önemlileri gizler."
Bizde istatistiklerin göstermediği birkaç şey üzerinde duralım.


             Abdullah Avcı, en üst teknik adamlık lisansı olan Pro-Lisansa sahiptir.Abdullah Hoca'nın özelliklerinden biri istikrardır.Hem kadro istikrarı hem de kulüp istikrarı buna dahildir.İBB'yi 1. ligden süper lige çıkardığında kadroyu hemen hemen korumuş olup birkaç takviye ile ligi orta sıralarda bitirmiştir.Öncelikle bir iskelet kurar ve bu ekipte ısrar eder.Başarılı da olur.Sadece İBB mi tabiki hayır daha öncesinde çalıştırdığı U17 takımı ile de aynı istikrarı sürdürmüş ve Türk futboluna bir oyuncu grubu kazandırmıştır.İBB'yi  5 yıl çalıştırmış olması da yine devamlılığını gösterir.


            Hocamız ayrıca her türlü kurs ve panellere katılarak avrupa futbolunu yakından takip eden ve sık sık  yurt dışına maç izlemeye giden bir hocadır.Alt yaş gruplarında düzenlenen turnuvaları bile yerinde izlemeye çalışan bir teknik adamdır.Bunu niye yazdım çünkü yerli hocaların bu konuda çok fazla eksiğinin olduğunu düşünüyorum özellikle iyi bir scout ekibi kuramamaları hem kendilerine hem de çalıştıkları takımlara gözle görülür zararlar vermektedir.


              Ne Hiddink kadar bu takıma yabancı ve soğuk ne de Fatih Terim kadar duygusaldır.
Saha da görmek istediği oyuncularının ayaklarından önce kafalarının çalışmasıdır.


             Belki kafalarda ki soru işareti Abdullah Hoca'nın bu görevi taşıyabilecek nitelikte olup olmamasıdır ama bence Abdullah Hoca bu soru işaretlerini zekası ve soğukkanlılığı ile silecektir.


            Evet böylece ilk yazımı da bitirmiş oluyorum milli takım gibi herkesin merak ettiği bir konuyla başlamak istedim.Daha doğrusu bu bir yazı dizisi olacak sonrasında ise daha farklı konularda birşeyler paylaşmaya çalışacağım................

6 Ocak 2012 Cuma

Taze Kan

Merhaba

Milyonları sürükleyen bir spor dalıdır futbol.Futbolla ilgili pek çok söz söylenmiş ve pek çok program yapılmıştır.
Fakat hep aynı kişiler hep aynı şeyler üzerinde tartışmış durmuşlar maç biter yorumlar analizler başlar...
Farklı bir bakış açısı getirmek ve futbolla ilgilenmeyenin de ilgisini çekebilmek için yazılarıma başlıyorum.